Eğitimde Motivasyon

Eğitimde MotivasyonEğitimde MotivasyonEğitimde Motivasyon

+90 505 020 2201

  • Ana Sayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
  • Yayınlarım
    • Kitaplarım
    • Makalelerim
    • Bildirilerim
    • Seminerlerim
  • Motivasyon
    • Öğretmenler İçin
    • Öğrenciler İçin
    • Ebeveynler İçin
  • Etkinlikler
  • İletişim
  • Daha fazlası
    • Ana Sayfa
    • Hakkımda
      • Özgeçmiş
    • Yayınlarım
      • Kitaplarım
      • Makalelerim
      • Bildirilerim
      • Seminerlerim
    • Motivasyon
      • Öğretmenler İçin
      • Öğrenciler İçin
      • Ebeveynler İçin
    • Etkinlikler
    • İletişim

Eğitimde Motivasyon

Eğitimde MotivasyonEğitimde MotivasyonEğitimde Motivasyon

+90 505 020 2201

  • Ana Sayfa
  • Hakkımda
    • Özgeçmiş
  • Yayınlarım
    • Kitaplarım
    • Makalelerim
    • Bildirilerim
    • Seminerlerim
  • Motivasyon
    • Öğretmenler İçin
    • Öğrenciler İçin
    • Ebeveynler İçin
  • Etkinlikler
  • İletişim

"Eğitimde Motivasyon"

"Eğitimde Motivasyon""Eğitimde Motivasyon""Eğitimde Motivasyon"

Prof. Dr. M. Oğuz KUTLU

Pedagog

0533 472 9577


Psikolog Aysun ERKAN

Arem Terapi ve Danışmanlık

Çocuk ve Ergen Tarapisi

0505 020 2201

"Eğitimde Motivasyon"

"Eğitimde Motivasyon""Eğitimde Motivasyon""Eğitimde Motivasyon"

Prof. Dr. M. Oğuz KUTLU

Pedagog

0533 472 9577


Psikolog Aysun ERKAN

Arem Terapi ve Danışmanlık

Çocuk ve Ergen Tarapisi

0505 020 2201

Eğitimi etkileyen üç temel faktör vardır...Bunlar; 

(1) Motivasyon, (2) Motivasyon ve (3) Motivasyondur...

                                                                                            (T.H.Bell)


 https://avesis.cu.edu.tr/okutlu/

Özgeçmiş

ÖĞRENCİLERİ ÖĞRENMEYE MOTİVE ETME

Öğrenme ve Motivasyon

  

Eğitim-öğretimde öğretmenlerin motivasyon konusunda cephaneliklerinde bulundurdukları iki önemli silahları vardır; Ödül ve ceza… Bu iki eskimiş taktik öğrencilerin çoğunun bir çok davranışını kontrol edebilse de, gelişigüzel ve sık sık kullanılmaları onların içsel motivasyonlarına ciddi şekilde zarar verebilir. 

Bilindiği gibi öğrencilerin öğrenmelerini etkileyen pek çok neden vardır.  Ancak öğrenmeleri ödül ve cezalarla ne kadar çok ilişkilendirilirse, öğrenciler öğrendiklerini o kadar az kavrayıp kendilerine mal edebilirler. 

Öğrencilere güzel kalemler veya silgiler, renkli hayvan figürlü etiketler vb hediye edeceğinizi söyleyerek veya tam tersine eksi puan veya fazladan ödevler vereceğinizi belirterek öğrenme sürecine yönlendirmek mümkündür.  Ancak bu uyarıcıları kullandığınızda, öğrencilerin dikkatleri;  kazandırılmak istenilen bilgi, beceri, tutum ve değerler yerine, vereceğinizi söylediğiniz güzel hediyeleri kazanmaya veya belirtilen cezalardan kaçınmaya yönelecektir. 

Örneğin;  Küçük bir paket çikolata herhangi bir öğrenciye ders çalışma isteğini teşvik etmek için verildiğinde, ders çalışmanın amacı değiştirilmiş, ucuzlatılmış ve öğrencinin kendi kararıyla ders çalışma isteği  altüst edilmiş olur. Çikolatanın ders çalışmaya bağlanması, artık öğrencilere  ders çalışmanın öncelikli amacının bedava çikolata elde etmek olduğunu söylemektedir. Bu uygulama işe yarar mı? Elbette yarar. Öğrencileri çikolata kazanmak  için ders çalışmaya motive eder. Ancak, ne yazık ki, anne-baba ve öğretmenler bu kısa süreli faydaların çekiciliğine kapılırken (satrançta veziri vererek, karşı tarafı mat etmek gibi), uzun vadedeki etkileri birkaç çikolatanın fiyatından çok daha maliyetli olabilir. Bu yöntemin uzun vadeli sonucu muhtemelen "ders çalışmayı sevmeyen, kendiliğinden ders çalışmaya yönelmeyen  bir çok  şişman çocuk" olacaktır.


Motivasyonla ilgili yeni görüşler

Su içireceğiniz  bir atı yularından tutarak bir su kenarına götürebilirsiniz...Ancak suyu sadece atın kendisi içebilir...Bu aşamada sizin yapabileceğiniz fazla da bir şey yoktur...Ama eğer atı suya götürmeden önce, ona  bir kova tuz yedirebilirseniz, at kendiliğinden hızlıca su kenarına gidip suyunu kana kana içecektir


İnsan davranışları hakkında sorulabilecek en temel sorulardan biri "Neden "dir. İnsanlar neden davranır? Neden şu şekilde değil de bu şekilde davranırlar? Davranışlar neden durur? Bu sorular öğrenmenin ve davranışların anlaşılması için temel önemdedir. Bunlar motivasyon sorularıdır.

ÖĞRENMEYİ ÖĞRENME

  

DAHA İYİ ve DAHA KOLAY ÖĞRENME İÇİN ÖNERİLER 

(Stella Cottrell, 1999, The Study Skills Handbook) 

Fiziksel koşullar öğrenmeye uygun olduğu zaman:

· Eğer yorgun, stresli, aç-susuz veya uykusuzsanız öğrenmede zorluk çekersiniz, 

· Günde birçok kez birer bardak su içmeniz öğrenmeyi gerçekleştiren beyin hücrelerinizi aktifleştirir, bu durum enerjinizi ve beyin hücreleriniz arasındaki bağlantıların iletkenliğini artırır. Diğer içecekler aynı etkiyi yapmaz. Çalışırken çabuk  yoruluyorsanız veya bilgileri birbirine karıştırıyorsanız hemen bir bardak  su içiniz. 

· Tahıl içeren yiyecekler (pirinç, bulgur, yulaf, vb...) doğal şeker salgılayıp enerjinizin dengeli bir şekilde artışına yardımcı olur,

· Stres, sizin “yaşamda kalabilme (survivor) moduna” girmenize neden olur, kan beyinden daha yaşamsal olan organlara (akciğere, kaslara vb)  doğru gider, en iyi öğrenme rahat, ilgili ve istekli olduğunuzda gerçekleşir.

Öğrenebileceğinize inandığınız zaman: 

· Kendinize ve özellikle de zekanıza güvenmelisiniz, (Önceki başarılarınızı düşünün)

· Öğrenmeyi hak ettiğinize inanınız,

· Öğrenme için olumlu bir zihinsel alt yapı oluşturunuz.

Ortam size uygun olduğu zaman:

· Bilgiyi uygun şekilde elde edebilmeniz için; yeni bilgiyi tekrar yazınız, çiziniz, canlandırınız, kodlayınız, özetleyiniz ve şekillerle ifade ediniz,

· Farklı çıktılar, renkler, arka fonlar, değişik sayfa boyutları kullanmayı deneyiniz,

· Bilgiyi elde edebilmeniz için onları içselleştirerek sahiplenmelisiniz.

Öğreneceğiniz bilgilerin düzenli ve organize olmasını sağladığınız zaman:

· Bilgiyi düzenleyiniz, örneğin; gruplandırınız veya uygun biçimde sıralayınız, böylece beyin onları daha kolay özümser.

Y.Y. E.D.A.Y. stratejilerini kullandığınız zaman: 

· Yaratıcı ol, yansıtıcı ol, etkili ol, düzenli ol, aktif ve yüksek motivasyonlu ol.

Beyninizden tam olarak yararlandığınız zaman: 

· Öğrenirken duygu ve mantığınızı dengeleyiniz, beyninizden bir bütün halinde yararlanınız,

· Bilgiyi kodlamak için tüm duyu organlarınızı kullanınız.

Aşağıdaki beş çalışma öğesini bir arada kullandığınız zaman:

İhtiayçlarınız; 

· Öz farkındalık,

· Senden ne istenildiğinin farkında ol,

· Uygun öğrenme yöntem ve stratejilerini bil,

· Kendine saygı duy ve fırsat ver,

· Ön bilgi sahibi,  pratik ve disiplinli ol.

Öğrenirken mutlu olduğunuz zaman:

· Öğrenmeyi eğlenceli hale getirmelisiniz,  

· Öğrendiklerinize önem ve anlam vermelisiniz,

· Başarıyı arıların balı sevdiği kadar sevmeli ve hedeflerinize önem vermelisiniz,

· Öğrendikleriniz arasında ve öğrendiklerinizle kendiniz arasında bağlar oluşturunuz.

Başkalarıyla çalıştığınız zaman  (Başkalarına öğreten iki defa öğrenir):

· Başkalarıyla işbirliği içinde, karşılıklı olarak etkileşime girmeli, olumlu bir atmosfer içinde ikili veya grup çalışmalarını tercih etmelisiniz.

Dosyalar kısa süre içinde gelecek.

Kitaplarım

Nasıl Öğreneceğini Bilen Yeterince Biliyordur

Prof. Dr. M. Oğuz Kutlu ve Uzm. Psikolog Mükafat C. Bozkurt tarafından hazırlanan  “Nasıl Öğreneceğini Bilen Yeterince Biliyordur” adlı, Çizgi Kitabevi Yayınevinden çıkan bu kitap, toplam 256 sayfa ve beş bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler (1) Başarının Temelleri, (2) Öğrenmenin Yapı Taşları; Beyin, Zeka ve Bellek, (3) Etkili Öğrenme ve Ders Çalışma Teknikleri,  (4) Motivasyon ve Motivasyon Artırma Teknikleri, (5) Stres ve Stresle Başa Çıkma Teknikleridir. Yazarlar bu çalışmalarında, eğitim bilimleri ve psikoloji alanlarındaki toplam "elli yıllık" bilgi, birikim ve deneyimlerini, öğrencilerle ve onların okullarında, girdikleri sınavlarda ve hatta hayatlarında daha başarılı ve mutlu olabilmeleri için her türlü fedakarlığı yapmaya hazır olan anne-baba ve öğretmenleriyle paylaşmayı hedeflemişlerdir.

Kitapta yer alan önerileri dikkate alıp, kullanmaya başlayan öğrenciler sadece birkaç hafta sonra, çalışmalarının nasıl daha etkili hale geldiğini, okul ve sınav başarılarının nasıl yükselmeye başladığını, okul dışı sosyal etkinliklere nasıl daha fazla zaman ayırabildiklerini, öğrenmenin gerçekte ne kadar kolay ve heyecan verici olduğunu görüp şaşıracaklardır.


Satın AL

Çocuklar Nasıl Daha Başarılı Olur?

Hiçbir konu sıkıcı değildir ve herkes her şeyi en iyi şekilde öğrenebilir. Yeter ki öğrenciler nasıl öğrenebileceklerini,  anne-babalar ise çocuklarının daha iyi öğrenmesine nasıl katkıda bulunabileceklerini bilsinler…

Bu kitapta öğrencilere, okulda, sınavlarda ve hayatlarında nasıl daha başarılı olabilecekleri, anne-babalara ise, çocuklarının daha başarılı olabilmeleri için neler yapmaları gerektiğiyle ilgili bilimsel, somut ve uygulanabilir öneriler sunulmaktadır. Bu önerilerin her biri öğrenme ve öğretim teorileri temel alınarak geliştirilmiş olup, birçok pedagog tarafından titizlikle gözden geçirilmiştir. Sevgili öğrenciler ve anne-babalar unutmayın ki sınavlar sınav anında değil sınavlara hazırlanırken kazanılır… Başarılı öğrenciler ve onların anne-babaları rahatlarını hiç çekinmeden ve acımasızca ellerinin tersiyle iterek bilinmeyenleri bilinen yapmak için cesaretle savaşırlar. Kendi ışıklarını - yani insan ruhunu- karanlıklara çevirerek onları aydınlatırlar. 

Satın Al

  

Hemen hemen tüm çocuklar güçlü bir öğrenme motivasyonuyla dünyaya gelirler. Bu, insan türünün temel bir özelliğidir. Çocuklar doğumdan hemen sonra  -belki de daha önceden-  birer meraklı kaşife benzerler ve çevrelerini anlamak için sürekli bir çaba gösterirler. Yeni yürümeye başlayan çocuklar beceriksizce ama kararlılıkla dolaşır, "görüp-dokunduklarının" ne işe yaradığını öğrenmek için değişik duyu organlarını kullanırlar. 

Okul öncesi dönemi çocukları fark ettikleri  yeni şeyler karşısında adeta büyülenir ve hayrete düşerler. Her güzel şey gibi bu ilgi çekici dönem  hızlıca geçip sona erer. Sırada ilkokuldan başlamak üzere tıpkı dik ve zorlu bir dağa tırmanmaya benzeyen ve adım adım devam edilecek olan örgün eğitim süreci vardır. Çoğu zaman, çocuğun öğrenme motivasyonu ilkokulun ilk yıllarından itibaren bir yerlere kaçmış, okul ve evlerde ders çalışma uyarıları artmış ve bu uyarılar  artık ilk çocukluk  dönemindeki öğrenme başarılarına eşlik eden ve  sık sık kendiliğinden oluşan alkışların yerini almıştır. Zorlu yıllar geçmeye devam ederken sırada ergenlik dönemi başlar, bu dönem anne-babaların bazen kırıcı olabilen uyarılarını da beraberinde getirir ve aileler karneleri beklentilerini karşılamayan çocuklarına karşı tehdit silahını kullanmaya başlamıştır. Artık, pek çok okulda ve evde öğrenme konusu, öğretmen ve anne-babaların çocukları öğrenmeye zorlamak için başlattıkları bir meydan savaşına dönüşmüştür.   

              

TÜKENDİ

Öğretimde 333 Etkili Yol


Hiçbir konu sıkıcı değildir ve herkes her şeyi en iyi şekilde öğrenebilir. Yeter ki nasıl öğretilebileceği bilinsin…

Bu kitapta öğretmenler için daha etkili, daha verimli ve daha ilgi çekici öğretimi sağlayabilecek 333 etkili yol önerilmiştir. Bu önerilerin her biri öğrenme ve öğretme teorileri esas alınarak geliştirilmiş ve birçok öğretmen, müfettiş ve eğitim bilimcisi tarafından titizlikle gözden geçirilmiştir. Kitapta önerilen her bir yolun sırası, öğretmen ve öğretmen adaylarının ders öncesi, ders süresince, ders sonunda ve ders dışında yapmaları gereken öğretim etkinlikleri göz önünde bulundurularak belirlenmiştir. Ayrıca önerilen bu yolların her birinin mümkün olduğunca somut ve uygulanabilir olmasına özellikle dikkat edilmiştir.

TÜKENDİ

Öğretim İlke ve Yöntemleri

  

Öğretim biliminin temel hedefi öğrenmenin daha etkili, daha verimli ve daha ilgi çekici hale getirilmesini sağlamaktır. Herhangi bir konuda bilgi ve beceri sahibi olmak bunları başkalarına öğretebilmeyi her zaman için garanti etmez. Öğretme ve öğrenmenin daha kolay ve etkili olabilmesi için öğretim sürecinin bilimsel temellere dayandırılması gerekir. YÖK’ün belirlediği ve öğretmen yetiştiren fakültelerin programında zorunlu bir ders olarak yer alan; Öğretim İlke ve Yöntemleri dersi gerek öğretmenlere gerekse öğretmen adaylarına öğretimin nasıl yapılması gerektiğiyle ilgili bilgi, beceri, tutum ve değerleri kazandırmayı amaçlamıştır. Bu amacı gerçekleştirmek için YÖK’ün kur tanımına uygun olarak hazırlanan bu kitap, aynı zamanda öğretmen adaylarının öğretmenlik mesleğine atanabilmeleri için girdikleri KPSS’deki eğitim bilimleri soruları için de önemli ve yeterli bir kaynak olma özelliğini de taşımaktadır. Kitap toplam üç ana bölümden oluşmuştur. Bunlar; (1) Öğretim İlkeleri, Stratejileri ve Modelleri, (2) Öğretim Yöntemleri ve (3) Öğretim Teknikleridir.

Satın Al

Eğitim Bilimine Giriş

  

Bu kitap, YÖK’ün belirlediği ve öğretmen yetiştiren fakültelerin programlarında zorunlu bir ders olarak yer alan; Eğitim Bilimine Giriş dersine yönelik olarak hazırlanmış geniş kapsamlı bir çalışmanın ürünüdür. Kitabın yazarı, uzun yıllar görev yaptığı Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı eğitim kurumlarında ve Üniversitelerdeki çalışmaları sonucunda elde etmiş olduğu, eğitim bilimi alanındaki bilgi, beceri, tutum ve değerlerini bu kitabında öğretmen ve öğretmen adaylarıyla paylaşmayı hedeflemiştir. Kitap aynı zamanda öğretmen adaylarının her yıl atanmak için girdikleri KPSS’de Eğitim Bilimleri alanındaki soruların çözümü için önemli ve yeterli bir kaynak özelliği de taşımaktadır. Kitap, toplam 10 bölümden oluşmuştur. Bunlar; (1) Eğitimle İlgili Temel Kavramlar, (2) Eğitim Biliminin; Toplumsal, Hukuksal, Ekonomik, Politik, Psikolojik, Felsefi ve Tarihsel Temelleri (3) Eğitimde Program Geliştirme, (4) Eğitim Programının Öğeleri, (5) Yapılandırmacı Öğrenme Kuramı, (6) Sınıf Yönetimi ve Disiplini, (7) Gardner’in Çoklu Zeka Kuramı, (8) Öğretim Teknolojisi ve Materyal Geliştirme, (9) Öğretim Etkinliklerinin Planlanması, (10) Bilimsel Araştırma Yöntemleri.

Satın Al

OKULDA,SINAVLARDA VE HAYATTA BAŞARI

 Bu hayat zordur. Bu yüce bir gerçektir….Ancak bu gerçeği bir kez görebilirsek, onun üstesinden gelebiliriz…Bir kez gerçekten zor olduğunu anlayabilirsek-iyice özümser ve kabul edebilirsek- hayat zor olmaktan çıkar…Çünkü bunu kabul edince “hayatın zor olduğu gerçeği artık önem taşımaz…” Çoğu insan hayatın zor olduğu gerçeğini tam anlamıyla göremez…Bunun yerine neredeyse sürekli olarak sitem eder… Yüksek sesle ya da mırıldanarak, sorunlarının büyüklüğünden, ne kadar büyük zorluklarla karşı karşıya olduklarından yakınıp dururular…Sanki hayat genelde kolaymış ya da kolay olması gerekiyormuş gibi…Onlara göre karşılaştıkları güçlükler, aslında olmaması gereken şeylerdir…Sadece onlara veya ailelerine, sınıflarına, uluslarına, ırklarına, hatta türlerine verilmiş benzersiz dertlerdir…Başka kimsenin başına gelmez…

Yaşam bir sorunlar dizisidir. Bunlardan yakınmak mı istiyoruz yoksa çözmek mi? Önce buna karar vermeliyiz…

Hayatın zorluklarını çözebilmek için ihtiyaç duyduğumuz temel araç disiplindir…Disiplinsiz hiçbir şeye çözüm üretemeyiz…Biraz disiplin ile bazı sorunlarımızı çözebiliriz. Mutlak disiplinle tüm sorunlarımızı çözebiliriz. Bunlardan birini hemen söyleyebilirim. "Sonra yaparım" dediğim hiçbir işi sonra yapamadım…Aslında günlük hayatta  rutin olarak  sürekli yaptığımız küçük davranışlarımız (Yemekten önce ellerimizi yıkamak, yemek öncesi dua etmek, yemek bitince dişlerimizi fırçalamak, günlük yürüyüşlerimizi yapmak vb.)

Hayatı zor yapan şey, sorunlarla yüz yüze gelme sürecinin acı verici olmasıdır. Sorunlar kendi özelliklerine göre bizde sinirlilik, hayal kırıklığı, üzüntü, yalnızlık, suçluluk, pişmanlık, öfke, korku, endişe veya acı veya umutsuzluk oluştururlar. Bunların hepsi rahatsız edici duygulardır. Hatta her biri bir fiziksel ağrı kadar, bazen en şiddetli ağrı kadar acı vericidirler. Zaten bu nedenle olayların ve çatışmaların bizlerde uyandırdığı acıdan dolayı onları sorun olarak adlandırırız. Sık sık önümüze sorunlar çıkardığına göre bu hayat daima zor ve neşe kadar acılarla da doludur. 

Yine de hayat sorunlarla karşılaşıp onlara çözüm getirme sürecinden dolayı anlam kazanır. Sorunlar cesaret ve bilgeliğimizi ortaya çıkarırlar…gerçekte cesaret ve bilgeliği yaratan şey sorunlardır…Sorunlar sayesinde aklen ve ruhen gelişiriz. Nasıl ki okullarda çocuklara özellikle çözmeleri için problemler veriyorsak, insanın ruhen gelişmesini arzu ettiğimizde de onun sorun çözme yeteneğine seslenir ve onu geliştirmesi için cesaret veririz. Sorunlarla yüz yüze gelmenin ve onları sonuçlandırmanın verdiği acı vasıtasıyla öğreniriz. B. Franklin’in dediği gibi “Acı veren şeyler öğreticidir” Çünkü acı veren şeylere tepkide bulunur kısaca yaşantı geçirerek öğreniriz. Bu nedenledir ki akıllı insanlar sorunlardan korkmamayı, tam tersine sorunları hatta onların getirdiği acıları da iyi karşılamayı öğrenirler...NOT: Bu yazıda Scott Pack'in "Az Seçilen Yol" adlı kitabından yararlanılmıştır.

SATIN AL

OKULDA,SINAVLARDA VE HAYATTA BAŞARI

 Bu hayat zordur. Bu yüce bir gerçektir….Ancak bu gerçeği bir kez görebilirsek, onun üstesinden gelebiliriz…Bir kez gerçekten zor olduğunu anlayabilirsek-iyice özümser ve kabul edebilirsek- hayat zor olmaktan çıkar…Çünkü bunu kabul edince “hayatın zor olduğu gerçeği artık önem taşımaz…” Çoğu insan hayatın zor olduğu gerçeğini tam anlamıyla göremez…Bunun yerine neredeyse sürekli olarak sitem eder… Yüksek sesle ya da mırıldanarak, sorunlarının büyüklüğünden, ne kadar büyük zorluklarla karşı karşıya olduklarından yakınıp dururular…Sanki hayat genelde kolaymış ya da kolay olması gerekiyormuş gibi…Onlara göre karşılaştıkları güçlükler, aslında olmaması gereken şeylerdir…Sadece onlara veya ailelerine, sınıflarına, uluslarına, ırklarına, hatta türlerine verilmiş benzersiz dertlerdir…Başka kimsenin başına gelmez…

Yaşam bir sorunlar dizisidir. Bunlardan yakınmak mı istiyoruz yoksa çözmek mi? Önce buna karar vermeliyiz…

Hayatın zorluklarını çözebilmek için ihtiyaç duyduğumuz temel araç disiplindir…Disiplinsiz hiçbir şeye çözüm üretemeyiz…Biraz disiplin ile bazı sorunlarımızı çözebiliriz. Mutlak disiplinle tüm sorunlarımızı çözebiliriz. Bunlardan birini hemen söyleyebilirim. "Sonra yaparım" dediğim hiçbir işi sonra yapamadım…Aslında günlük hayatta  rutin olarak  sürekli yaptığımız küçük davranışlarımız (Yemekten önce ellerimizi yıkamak, yemek öncesi dua etmek, yemek bitince dişlerimizi fırçalamak, günlük yürüyüşlerimizi yapmak vb.)

Hayatı zor yapan şey, sorunlarla yüz yüze gelme sürecinin acı verici olmasıdır. Sorunlar kendi özelliklerine göre bizde sinirlilik, hayal kırıklığı, üzüntü, yalnızlık, suçluluk, pişmanlık, öfke, korku, endişe veya acı veya umutsuzluk oluştururlar. Bunların hepsi rahatsız edici duygulardır. Hatta her biri bir fiziksel ağrı kadar, bazen en şiddetli ağrı kadar acı vericidirler. Zaten bu nedenle olayların ve çatışmaların bizlerde uyandırdığı acıdan dolayı onları sorun olarak adlandırırız. Sık sık önümüze sorunlar çıkardığına göre bu hayat daima zor ve neşe kadar acılarla da doludur. 

Yine de hayat sorunlarla karşılaşıp onlara çözüm getirme sürecinden dolayı anlam kazanır. Sorunlar cesaret ve bilgeliğimizi ortaya çıkarırlar…gerçekte cesaret ve bilgeliği yaratan şey sorunlardır…Sorunlar sayesinde aklen ve ruhen gelişiriz. Nasıl ki okullarda çocuklara özellikle çözmeleri için problemler veriyorsak, insanın ruhen gelişmesini arzu ettiğimizde de onun sorun çözme yeteneğine seslenir ve onu geliştirmesi için cesaret veririz. Sorunlarla yüz yüze gelmenin ve onları sonuçlandırmanın verdiği acı vasıtasıyla öğreniriz. B. Franklin’in dediği gibi “Acı veren şeyler öğreticidir” Çünkü acı veren şeylere tepkide bulunur kısaca yaşantı geçirerek öğreniriz. Bu nedenledir ki akıllı insanlar sorunlardan korkmamayı, tam tersine sorunları hatta onların getirdiği acıları da iyi karşılamayı öğrenirler...NOT: Bu yazıda Scott Pack'in "Az Seçilen Yol" adlı kitabından yararlanılmıştır.

SATIN AL

OKULDA,SINAVLARDA VE HAYATTA BAŞARI

   

Başarılı Öğrencilerin Geliştirdikleri Temel İlkeler (*)

Tüm başarılı öğrenciler, bilinçli veya bilinçsiz olarak okul ve öğrenme süreçleriyle ilgili olarak kendilerine aşağıdaki 12 inanç veya ilkeyi geliştirmişlerdir  

1)  Öğretimde hiç kimse bir konuyu kendi kendime öğretmem kadar etkili olamaz.

2)  Sadece öğretmeni dinlemek ve verdiği ödevleri yapmakla asla üst düzeyde başarılı olamam.

3) Okuduklarımın veya çözdüğüm soruların tümü aynı derecede önemli değildir.

4) Başarı derecesi sadece öğretmenlerimin duygu ve düşüncelerine dayanan (kişisel) fikirlerdir. 

5) Hata yapmam (ve sık sık aptal görünmem) öğrenmem ve gelişmem için ödediğim ücretlerdir.

6) Bir sorunun asıl amacı düşünmeyi teşvik etmektir, sadece cevaplayıp geçmek değil!

7) Okulda kendi kendime düşünmeyi öğrenirim, sadece kitaplarda ne yazıldığını veya öğretmenin ne dediğini değil!

8) Konular daima ilginç ve ilişkili olmayabilir, ancak öğrenmede aktif olmam, pasif kalarak sıkılmam veya öğrenmede başarısızlık yaşamamdan çok daha iyidir.

9) Kişinin kendi kendisine öğrenmesinde çok az şey zor, usandırıcı veya ürkütücü olabilir, ancak hiçbir şey onun kadar yapılmaya değer ve güç verici olamaz.

10) Okul, ancak sizin tutum veya yöntemlerinizin ne kadar iyi olduğunu yansıtabilir, yeteneklerinizin değil!

11) Eğer okulda sadece başkalarının takdirini kazanmak veya iyi notlar almak için çalışıyorsanız, öğrenim sırasındaki mutluluğunuzu kaybeder ve kendinize olan saygınızı, kontrolünüzün dışında olan şeylere bağlamış olursunuz.

12)  Okul sadece bir oyun gibidir, ancak çok önemli bir oyun.

(*) Robinson, A.( 1993). “What Smart Students Know”, Three Rivers Press-Crown Publishing Group, s. 20-21, NY .                       

Değerlendirmeler

Abone Ol

Telif Hakkı © 2024 Eğitimde Motivasyon - Tüm Hakları Saklıdır.

GoDaddy Destekli